Söylendiğinde bile insanda hayranlık uyandıran beyin pili ameliyatı bugün artık ülkemizdeki bazı merkezlerde rahatlıkla yapılmaktadır. Parkinson hastalığının tedavisi için geliştirilmiştir. İlaç tedavisine yanıt vermeyen 75 yaş altı hastalar için son alternatiftir. Beyindeki hareket merkezinin düzenli çalışabilmesi için beynin iki tarafına yerleştirilen elektrotlar beyin pili olarak adlandırılır. Bu durumda öncelikle Parkinson hastalığı hakkında genel bilgi vermek konunun anlaşılması açısından daha faydalı olabilir.
2011 yılının Eylül ayında yayınlanan bir habere göre ülkemizde ilk beyin pili ameliyatı Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde (BRSHH) yapıldı ve devlet hastanelerinin başarıları arasında belgelendi. O zamanki ameliyata bir beyin cerrahi uzmanı, bölümün iki asistan doktoru, iki nöroloji uzmanı, bir anestezi uzmanı ve bir anestezi teknisyeni katılmış, kayıtlar için bir biyomedikal mühendis ekibe dahil olmuştu.
Geçen yıl yayınlanan bir haberde ise kendisine değişik ülkelerde bir türlü tanı konulamayan yabancı uyruklu bir kadının sonunda özel bir Türk hastanesinin Parkinson Hastalığı ve Hareket Bozuklukları merkezinde yapılan beyin pili ameliyatı ile düzeldiği açıklanmıştı. Hasta 59 yaşındaydı ve dokuz yıldır tedavi edilemiyordu. Geldiğinde çatalını bile tutamayan hastanın taburcu olduğunda iğneyi ipliğe geçirdiği de habere eklenmişti.
Geçtiğimiz Aralık ayı içinde ise Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıbbi Farmakoloji Ana Bilim Dalı sözü edilen hastalıklarla ilgili bir ilacın kendi bünyelerinde üretildiğini açıklamıştı.
Giderek yaygınlaştığı bilinen ve demans (bunama) ile başladığı kabul edilen alzheimer bazen Parkinson hastalığı ile karıştırılabiliyor. Fakat Parkinson her zaman demans ile birlikte başlamıyor. (Gene de bir miktar zihinsel kayıp söz konusudur.) Bir Parkinson hastasına demanstan bir yıl sonra bile teşhis konabilir. Bu iki hastalık her zaman kafa karıştırıcıdır. Sonuçta Parkinson’a dönüşecek bir demansın en bilinen özelliği ise hafıza sorunları, sürekli halsizlik, sürekli endişeli olma halidir. Çünkü beyinde dopamin hormonu eksikliği başlamıştır. İki hastalık arasındaki farkı anlatmak için kurulan en doğru cümlelerden birisi ise şudur; Parkinson vücuda, alzheimer zihne hakim olur.
1871 yılında ilk kez Dr. James Parkinson tarafından tanımlanan titrek felç hastalığı adını da bu doktordan almıştır. Dünyada bu hastalığa yakalanan pek çok ünlü var. Hemen akla gelen isim dünya boks tarihinde ayrı bir yeri olan dünya ağır sıklet şampiyonu Muhammed Ali Clay. Fakat 2016 yılında öldüğünde Clay’e solunum yetmezliği teşhisi konmuştu. Bülent Ecevit de hayatının son yıllarında Parkinson’a yakalanmıştı. Ünlü ressam Salvador Dali, bir zamanların genç oyuncusu Michael J. Fox’da bu hastalık ile boğuşan ünlüler arasındaydı. Kendisine yapılan suikast ile hatırlanan Papa II. Jean Paul’ün ise banyo sırasında düşme, sağ uyluk kemiğinin kırılması ve kalçasına protez takılması sonucu Parkinson hastalığına yakalandığı konuşuluyordu. Bu olaylar Parkinson’ın nedenleri hakkında değişik görüşlere yolaçmıştı.
Bugün için dünyada 7 milyon civarı Parkinson hastası olduğu belirtilirken ülkemizde bu sayının 100 bin olduğu tahmin ediliyor. Net sayı ortaya çıkamıyor çünkü bırakın beyin pili ameliyatı konusunu, çoğu yaşlı gerekli bakımı bile görmüyor.