Obezite cerrahisinin en temel operasyonlarından olan tüp mide ameliyatı multidisipliner bir yaklaşımla değerlendirilerek uygun hastalara uygulanır. Obezite cerrahisinde birçok farklı ameliyat türü vardır. Bariatrik ve metabolik yöntemlerin kullanıldığı bu operasyonlarda vücudun kilo yönetiminin başarıyla gerçekleştirilmesi hedeflenir. Hastanın operasyonlardan 1,5 yıl sonra ideal kilosuna ulaşması hedeflenir. Ameliyat laparoskopik yöntemle genel anestezi altında yapılır. 1,5-2 saat sürer. Midenin %70-80’i kadarlık bir bombesi alınır. Laparoskopik Sleeve Gastrectomy operasyonu, midenin bombe olan kısmının çıkarılmasıyla gerçekleşir. Ortalama 1 çay bardağı kadar kalan midenin küçülmesi sağlamanın amacı, az yemek, hızlı doymaktır. Hastalar uzun vadede beslenme disiplini edinerek normal kilolarına ulaşır. Operasyonda kapalı teknik kullanılsa da genel anestezi altında yapılır. Dünya genelinde yaygın bir operasyondur. Ancak her kilo vermek isteyene uygulanmaz.
Obezite cerrahisi iki aşamadan oluşur. Tüp mide ameliyatının uygulanamayacağı hastalar gastrit bypass operasyonuna alınır. Hastanın ameliyathane şartlarında yapılan operasyonu öncesinde birçok tıp branşından destek alınır. Bu yüzden multidisipliner bir yaklaşım önemlidir. Hastanın psikolojik olarak hazır olması, sağlığının ameliyat için uygun olup olmayacağı gibi detaylar önem kazanmaktadır. Her bir hasta için önemli olan süreç konusunda farklı bir harita çizilir. Sonuçlar uzun vadeli takip edileceğinden hızlı kilo verme süreci konusunda bilgi edinilmesi uygun olacaktır.
Ülkemizde bilinçsizce yapılan ameliyatlardan önce hastalara kilo aldırılıp operasyona alınmaları son derece tehlikelidir. Metabolik cerrahideki kişiye özel teknikler çok sayıda tıp uzmanıyla müzakere edilerek kararlaştırılan bir süreçtir.
Mide küçültme ameliyatında, titanyum zımbalarla kesilen midenin alınan kısmı çıkarılır. Bir şeritle kesi kapatılır. Stapter isimli cihazla gerçekleşen bu uygulama sonucu küçük bir kaçak olması halinde 3 farklı tedavi yöntemi izlenir. Bunlardan ilki hastayı damarla besleyerek, kaçağın kendiliğinden sonlanmasını beklemektir. Bir diğer yöntem ise drenle kaçağın bitmesini beklemektir. İlk iki yöntemden sonuç alınmadığı takdirde hastanın ameliyata alınması gerekir. Bu durumda hasta tedavi edilmezse, karın içindeki enfeksiyonlar sepsise neden olur. Tüp mide ameliyatı sonrası kaçak genelde ilk 10 gün içinde görülür. Bu sürenin sonrasında kaçak görülme riski de azalır.
Tüp mide ameliyatında kullanılan Stapter, titanyum zımbalarla laparoskopik operasyon gerçekleşir. Bu zımbaların tanesi 120 dolar civarında satılır ve dövize endeksli olarak fiyatlar değişir. Ortalama 10 bin liradan başlayan bir fiyat skalası hastane türüne göre değişiklik gösterir. Devlet hastanelerinde SGK kapsamında tedavi edilen hastalara bu operasyon sigorta dahilinde yapılır. Vücut kitle endeksi 40 ve üzerinde olan hastalara sigortaları dahilinde mide küçültme operasyonu yaptırılmaktadır.
Özel hastanelerde ise fiyatlar son derece değişkendir. Genelde hekime göre değişen fiyatlarda hastanenin markası, yeri ve uzman kadrosuna göre değişen fiyatlar 55 bin TL’ye kadar değişebilmektedir.
Mide küçültme ameliyatları konusunda en önemli aşama, aslında ameliyattan sonraki iki yıllık süreçtir. Bu süreç, yeni bir yaşam tarzına alışmaktır. Çünkü midesi küçülen kişinin bu küçüklüğü büyütmemek için sağlıklı ve dengeli beslenmesi, sportif etkinlikler yapması gerekir. Kesinlikle hazır gıdalar ve paketli ürünlerden kaçınması gereken bu kişiler, özellikle fiziksel etkinlikler konusunda sürdürülebilir bir yaşam tarzı belirlemelidir. Kilo azalmasının etkisiyle sarkacak olan derinin toparlanması için en iyi yöntem egzersizlerdir. Mide küçültme ameliyatı her hastaya uygulanmaz. Bu yüzden doktora ısrar edilmemeli ve ameliyat konusunda baskı yapılmamalıdır.