Diyabetin tedavisi için geliştirilen transit bipartisyon ameliyatı günlük dilde tüp mide ameliyatı olarak da geçiyor. Bu cerrahi müdahale sonrası hasta belirgin biçimde kilo kaybı yaşayacağı için uygulama obezite tedavilerinde de kullanılmaya başlandı. Üstelik ameliyatın yaygınlaşmasıyla birlikte cerrahlar daha başarılı sonuçlar elde etmeye başladılar. Laparoskopi (kapalı ameliyat) ile yapılan bir işlem olduğu için ameliyat sonrası iyileşme dönemi de daha kolay olmaktadır. Vücutta kesi yoktur, beş ya da altı küçük delik açılmıştır. Brezilyalı cerrah Sergio Santoro tarafından başlatılan ve tüm dünyada giderek yaygınlaşan bir operasyondur.
Ülkemizde birçok özel hastanede yapılan transit bipastisyon operasyonu, SGK tarafından karşılanmamaktadır. 4-6 saat arasında süren ameliyatlardan sonra hastaların 1-3 gün arası hastanede kalmaları beklenir. Yaş sınırı 18 olan bu ameliyatı hekim tarafından başka türlü tavsiye edilmediği hallerde herkese yapılabilir.
Temelde sindirim sisteminin son kısmına ait parça olan ince bağırsaklar üzerinde yapılan operasyon diyerek tanımlanan transit bipartisyon ameliyatı hakkındaki ilgili yazılarda ameliyatın üç aşamalı olduğu belirtilmektedir;
Birinci bölüm daha çok tüp mide ameliyatı olarak bilinmektedir ve midede salgılanan iştah artırıcı hormonun salınımını durdurmayı hedefler. Midenin yüzde yetmişi alınır, kalan kısım kaçak olmaması için zımbalanarak kapatılır. Alınan bölüm iştah hormonun salgı bölgesidir. Bu hormonun tıptaki adı Ghrelin’dir ve bu aşama olmadan diğer cerrahi işlemler başlamaz.
İkinci aşama ince bağırsak ile kalın bağırsağın birleştiği noktadan ince bağırsağın gerekli miktarının kesilip alınmasıdır. İşaretlemeler sonucu ince bağırsağın alt kısmından 250 cm. kadar bir bölüm kesilir ve ince bağırsağın altta kalan ucu midenin orta kısmına entegre edilir. Mümkün olabildiği kadar ince bağırsak mideye yakınlaştırılır, çünkü hormon salgıları sürmeli ve besinler bu yeni yapıdan geçmelidir. Mideden çıkan normal ince bağırsak ucu ise açıkta kalan alt bağırsak parçasına bağlanır. Böylece iki farklı bağırsak yolu oluşturulur. Artık besinlerin yüzde altmışa yakın bölümü yeni bağırsak yolundan, kalanı eski bağırsak yapısından geçecektir. İki geçiş sindirimi hızlandıracak fakat kana karışan şeker miktarını azaltacaktır.
Üçüncü aşama anastomoz olarak adlandırılır. Bu bölümde on iki parmak bağırsağından (Duodenum) gelen GIP salınımı durdurulmaktadır. (GIP glukoza bağımlı insülinotropik peptit olarak bilinen organik bileşiktir, örneğin yağlı yenildiğinde vücutta GIP sentezi artar.) Alt bağırsaktan hızlıca geçiş sağlamaya yarayan yeni bağırsak yapısı vücuttaki insülin hormonunu doğal yoldan arttırmış olur. Transit bipartisyon ameliyatı adeta vücutta yeni bir bağırsak akış yolu oluşturmaktır. (Gastrik bypass). Bu operasyon özel metabolik cerrahi yöntemdir.
Sonuçta tüp mideden geçen gıdaların hemen ince bağırsağın son bölümüne geçmesi, bu bölgedeki hormonlar sayesinde hastanın kendi insülinini üretmeye başlaması ve kan şekeri düzeyinin kontrol altına alınması amaçlanmaktadır. Hap ve insülin iğnesi kullanımı sona erer.
Bu sorunun yanıtı diğer ameliyatsız yöntemleri denemiş fakat başarısız olmuş tip 2 diyabet hastaları olarak verildiği için şeker hastalığının tipleri üzerinde kısa bilgiler vermek yerinde olacaktır. Şeker hastalığı enerji kaynağı olan şekerin (vücutta kullanılabilen en basit şeker glükozdur) hücrelere geçemeyip kanda birikmesidir. Bu geçişi yaptıran insülin hormonudur ve insülin pankreastaki beta hücreleri tarafından üretilir. Eğer vücutta insülin hiç yoksa bu Tip 1 diyabettir. Erişkinlerde çokça görülen, şişmanlığın büyük ölçüde etkili olduğu ve neredeyse diyabet hastalarının yüzde doksanlık bölümünün dahil olduğu kısım ise Tip 2 diyabettir.
Bu yüzden Tip 2 diyabet erişkin şeker hastalığı olarak da adlandırılmaktadır. Çok susama, sık idrara çıkma, bulanık görme, çok yeme ama kilo kaybetme hastalığın belirtileridir. Gizli seyretmesi (sinsi hastalık) teşhisi geciktirir. Kan şekeri ölçümleri ihmal edilmemelidir. Söz konusu operasyon sadece Tip 2 diyabet hastaları içindir, hastanın kilosu bu durumda önemli değildir, zayıf kilolu Tip 2 diyabetliler de bu ameliyatı olabilirler. Bu hastaların yeterli insülin rezervinin olması avantajlarıdır.Tip 1 diyabet hastalarına ise metabolik cerrahi uygulanamaz.
Tip 2 diyabetin ilk tedavisi ameliyat değildir. Fakat bu hastaların metabolizmalarında yaşadığı kısır döngü bu müdahalenin giderek daha çok uygulanacağını gösteriyor. Transit bipartisyon ameliyatı ile şeker hastalığının yüzde 86 oranında, obezitenin ise yüzde 74 ile 91 arasında değişen oranlarda tedavi edilebildiği açıklanmıştır. Hemen akla gelen soruysa artık bağırsaklar devre dışı mı şeklindedir ama ameliyat sonucu bağırsaklar normal çalışmalarını sürdürecektir, küçülen mideye gelen az gıda bağırsakları dolaşacak ve kana düzgün biçimde karışacaktır.
Bu ameliyatı olma kriterleri arasında adayın kalp ve damar hastalığının olmaması da vardır. Şeker hastalığı ameliyatının ekibi zaten kardiyoloji, dahiliye ve göğüs hastalıkları uzman hekimlerinden oluşur. Ayrıca hasta 18 yaşından büyük olmalıdır. Bu operasyon şeker hastalığı tarih mi oluyor sorusunun giderek yanıtı olarak kabul edilmektedir. Fakat tabii ki bu hasta kararı değildir, sonuçta bu ameliyat öncesi yoğun tetkikler yapılmaktadır.
Hastane ve doktor seçimi bu ameliyatta çok önemli bir faktördür. Donanımlı devlet hastanelerinin bu operasyonda giderek daha tecrübeli hale geldiği bilinmektedir. En az dört saat süren ve genel anestezi altında yapılan bu ameliyat öncesi mideyi yoracak beslenmeden kaçınmak, on gün öncesinden sigara, ilaç kullanımı ve alkolü bırakmak, ameliyattan birkaç gün önce hastaneye yatmak, refakatçi desteği almak yapılacaklar arasındadır. Tetkikler geniş çaplıdır. Fakat ameliyat sonrası yapılacaklar çok daha önemlidir.
Transit bipartisyon ameliyatı sonrası uyku ve beslenme düzeni, nasıl hareket edileceği gibi konularda doktorlar hastalarının yanındadırlar. Bazı sitelerde hasta yürütülür ve iki gün sonra taburcu edilir gibi sözler edilse bile bunların pek gerçekçiliği yoktur. Hastanede kalış süresi tamamen duruma bağlıdır ve ne olursa olsun hasta birkaç günlük gözetim süresi geçirir. Aynı gün taburcu edilmek mümkün değildir. Sonrasında en az bir aylık dinlenme süresi gereklidir. Bu sırada yaşanabilecek şiddetli ağrılar hastayı uykusundan bile uyandırabilir. Durum doktor tarafından verilen ağrı kesici ilaçlarla kontrol altına alınmaya çalışılır. Bu ameliyatın en yaygın görülen riski kanamadır. (Bu yüzden ilk günlerde gözetim önemlidir.) Ayrıca hasta baş dönmesi yaşayabilir. Ağrı ve baş dönmesi geçmiyorsa hemen doktora başvurulması gerekiyor. Tam iyileşme hastadan hastaya değişmektedir. Çalışan hastalar için ameliyat sonrası uygun raporlar verilmektedir.
Obezite ve şeker hastalığı tedavisinde söz konusu olan Transit bipartisyon ameliyatı sonrası beslenme nasıl olmalı konusu konuyla ilgili olarak en sık sorulan sorudur. Ameliyatın amacı tüketilen besin miktarını azaltmak ve yenenlerin emilimini bozmaktır. Hem obez hem de Tip 2 diyabet hastaları ameliyat için ideal hasta grubudur. Normal besin emilimi azalacağı için metabolizma bazı mineral ve vitaminleri daha az sindirilebilir hale gelecektir. Ve bu ameliyatın en göze çarpan sonucu kilo vermenin veya almanın kontrol altına alınamamasıdır. Bu risklerin yaşanmaması için ameliyat öncesi yapılan tetkiklere ve hasta seçimine özen gösterilir. İlk iki hafta sıvı diyet, sonraki hafta püre ağırlıklı diyet şeklinde ilerleyen bir aylık özel beslenme rejimi sürdürülür. Bu süre içinde vücutta insülin miktarının artması ve insüline direnç gösteren hormonların azalması beklenir. Doğal süreç işlerse şeker hastalığından eser kalmayacaktır. Yüzde 10 civarında bir hasta grubu ameliyat sonrası ilaç kullanmaya devam etmiştir.
Ameliyat sonrası en az bir ay spor yapmamak, vücudu zorlamamak gerekiyor. Laporoskopi kullanıldığı için hasta üç gün sonra ovalanmaksızın duş alabilir. (Açık yöntem tercih edilmişse yıkanmak için tüm dikişlerin alınması gerekiyor.) Kesi izi vücutta olmayacaktır. Fakat mide ve bağırsak gibi hayati organlar üzerinde yapılan zımbalanmalar, midede kaçak olma ihtimali gibi unsurlar ameliyat sonrası beslenmeyi çok önemli faktör haline getirmiştir.
Bu ameliyat giderek kendi içinde obezite ve şeker hastalığına karşı yapılanlar şeklinde kendi içinde ikiye ayrılıyor. Birincisi üç aşamalı olan orijinal Transit bipartisyon ameliyatı olarak kabul edilebilir. Obeziteye karşı yapılansa mideyi küçültmeyi hedefleyen loop transit bipartisyondur. Haber programlarında zaman zaman söz edilen bu ameliyattır. Aynı zamanda TLC kanalında yayınlanan Ağır Yaşamlar programında yer alan obez hastaların olmak için doktora yalvardıkları ameliyat da budur. (Fakat doktor bu ameliyat için belli bir kilonun altında olunmasını şart koştuğundan programda önce hastaların kilo vermesi gerekiyor. Ve obez hastaların hepsinin 200 kilodan fazla olduğu da görülmektedir.)
Şeker hastalığı gibi vücutta tahribat yaratan ve başka pek çok hastalığa yol açan dertler için tedavi yöntemleri gelişiyor fakat eğer doğuştan gelen bir diyabet yoksa bu hastalığa karşı alınabilecek en büyük önlemin de kilo almamak olduğu görülmektedir. Hareketli yaşam tarzına geçmek bu hastalığa karşı doğal bir ilaç olacaktır.