Tıpta gastroözofajiyal reflü hastalığı olarak geçen GÖRH, reflü ameliyatı ile düzeltilebiliyor. Reflü yemek borusu ile midenin birleştiği yerde olan kapakçığın iyi çalışmaması ve mide asidinin yemek borusuna kaçması olarak tanımlanır.
Reflü günümüz modern toplumlarında giderek yaygınlaşan bir hastalık, çünkü günümüzün yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarıyla birebir ilgili.
Kilolu insan sayısının artması, obezitenin yaygınlaşması, hiç de düzelme eğilimi göstermeyen çevresel faktörler, hareketsizlik gibi sebepler bu konuda sıralanabilir.
Bugün için ülkemizde 750 bin reflü hastasının olduğunu ve ilaç kullandığını belirtmek bu yaygınlaşma durumunu işaret etmektedir. Fakat reflünün temel bir nedeni daha vardır. Midenin üst tarafı göğüs boşluğu içine doğru çıkan bir fıtıklaşma oluşturmuşsa bu da reflüye neden olabilir ki zaten reflü ameliyatı denen operasyon bazı kaynaklarda mide fıtığı ameliyatı olarak geçmektedir.
Organların nispeten zayıf yerlerinden başka yere taşma yapması fıtıktır. Reflünün görülme oranı toplumda yüzde yirmilere varmıştır, buna bağlı olarak tedaviye yönelik bu operasyonun yapılması da çoğalmıştır.
Mide asidinin yemek borusuna (özofagus) kaçması olarak kısaca tanımlanan reflü yemek borusunda geçici veya kalıcı hasar oluşturabilir, tahriş etme bunlar arasındadır. Tahriş nedeni oluşan ağrı heartburn, yemek borusu hasarı ise özofajittir.
Mide ile yemek borusu arasında alt özofagus sfinkter denilen ve bir çeşit kapı mekanizması işlevini gören kapakçık bulunur. Bu kapakçık yutulan lokmanın mideye geçmesine izin verir ama mide içeriğini geri yollamaz. Bu kapakçıkta meydana gelen aksaklıklar mide fıtığı – hiatal herni – reflü hastalığıdır.
Cerrahi açıdan tedavisi ise reflü ameliyatı ile net biçimde mümkündür. Bu ameliyatlar fundoplikasyon ameliyatları olarak da bilinmekte ve bütün dünyada yaygın biçimde yapılmaktadır.
Laparoskopik bir operasyondur, normal şartlarda en fazla bir buçuk saat sürer, hasta ertesi gün pürelerle ağızdan beslenmeye başlayabilir ve evine gönderilir, bir hafta sonrasında işbaşı bile yapabilir.
Ameliyatın yan etkileri adeta sıfırlanmıştır ve başarı oranı da yüzde doksan beşleri bulmuştur.
Bu operasyon hastanın sindirim sistemini daha kaliteli hale getirmek ve yaşam konforunu artırmak, her gün alınması gereken ilaç alımını durdurmak, yemek borusunda oluşabilecek tahrişleri önlemek ve sonuçta bu tahrişe bağlı gelişebilecek kanser riskini azaltmak amacıyla yapılmaktadır.
Yazımızın bu kısmında reflü ameliyatı nedir sorusuna bağlı olarak reflü belirtileri hakkında genel bilgi vermek okuyucu açısından yararlı olacaktır.
En bilinen belirti göğüs bölgesinde yukarı doğru yayılan yanma hissidir. Bu his turşu, alkol, çikolaya ve baharat tüketildiği zaman şiddetlenir.
Kişide bulantı yoktur ama mide sıvısı acı ve ekşi su şeklinde, iradeye bağlı olmaksızın ağza gelir, unlar temel belirtilerdir.
Ayrıca geçmeyen gıcık biçiminde öksürük, ses kısıklığı, boğaz temizleme ihtiyacının artması ve boğazda sürekli duyulan bir dolgunluk hissi reflünün diğer bilinen belirtileridir.
Boğaz ağrısından şikayet edenlerin çoğunda sorun reflü olabilir.
Astım gibi bir göğüs hastalığı ile reflü birbirini tetikler ki çocukluk çağı astımlarının üçte biri reflü bağlantılıdır.
Bebeklerde bile görülebilen bu rahatsızlığın ani çocuk ölümlerine yol açtığı görülmüştür.
Yemek borusu kanserine dönüşen Barrett sendromu da reflü kaynaklı oluşur. Sayılan bu belirtilerle kendini belli eden reflü ya ilaçla ya da cerrahi müdahale ile tedavi edilmekte ve gündeme reflü ameliyatı gelmektedir.
Yazımızın ilk paragraflarında da değinildiği üzere reflü yeme ve beslenme alışkanlıklarıyla birebir ilgilidir. Bu yüzden önleme konusunda verilecek tavsiyeler çoğu kişi için zorlayıcı olacaktır. Örneğin fazla yemek mide basıncını artırır, fazla yemek yemekten kaçının. Ne yiyorsanız yavaş yiyin çoğu kişi tersini yapar.
Kızartmadan, fast food ve hazır gıdalardan uzak durun çünkü yağlı besinler midede daha uzun kalırlar ve mide onları parçalamak için daha çok asit üretir.
Fazla turşudan, fazla acı yiyeceklerden, fazla çikolatadan, alkol, kola, gazlı içecek ve konserve meyve sularından da uzak durun.
Sigara içmeyin, nikotin bilinen bir sürü zararının yanında yemek borusunun altındaki kapağın kaslarını gevşetir.
Ayrıca yemeklerden en az iki saat sonra yatmak, kahve ile çayı azaltmak, sıvı tüketimini öğün aralarında yapmak, kilo almamak, özellikle yemeklerden sonra dar kıyafetler giymemek ve yüksek yastıkta yatma alışkanlığı da reflüyü engelleyebilecek tedbirler içindedir. Görüldüğü gibi bu tedbirlerin hemen hepsi kişinin kendi alışkanlıklarına bağlıdır.
Reflü teşhisi konmuş hastalar için öncelikle ilaç tedavisi yoluna gidilir ve doktor hastasına beslenme alışkanlıklarını değiştirmesini sıkı sıkı tembih eder.
İlaç tedavisinden sonuç alınamıyorsa sıra reflü ameliyatı olarak bilinen cerrahi operasyona gelecektir. Yemek borusu ile mide arasındaki kapakçık kapalı ameliyat yöntemi ile düzeltilecektir. Y
apılan tam olarak midenin genişlemeye müsait üst kısmının (fundus) yemek borusunun çevresine mümkün olduğunca gevşek, daraltma yaratmayacak şekilde sarılmasıdır.
Böylece alt yemek borusu sfinkteri güçlendirilir. Bu ameliyat sırasında mide fıtığı da varsa düzeltilebilir.
Ameliyatta herhengi bir kesi durumu söz konusu değildir, iyileşme de hızlıdır. Fakat ameliyat sonrasında hasta bir süre yutma güçlüğü çekebilir ama bu durum geçicidir. Bazen bu durumun altı aya kadar uzadığı görülmüştür ama ne olursa olsun geçer.
Operasyonun tam adı Laparoskopik 360 derecelik Nissen Fundoplikasyonu’dur ve orta risk grubuna girer. Karın bölgesi fazla dar veya fazla yağlı olan kişilerde kapalı ameliyat yerine açık ameliyat yöntemi tercih edilebilir ki bu durumda iyileşme süresi elbette uzayacaktır.
Operasyon sonrası servise alınan hastanın burnunda mideye uzanan ince bir hortum olabilir. Bu bazen reflü ameliyatı sonrası midenin durumuna bakılması için konmuş tüptür.
O akşam serumla beslenen hasta ertesi gün ayağa kalkıp yürüyebilir. Ve gene ertesi sabah su ve çok hafif, püre türü yiyeceklerle normal beslenmeye geçebilir.
Operasyon genç hastalarda normal saatinde biter fakat yıllarca reflü derdi çekmiş kişilerde yemek borusunun çevresinde aşırı nedbe dokusu (yara izleri) oluşmuştur, ameliyatın süresi de bu yüzden uzayabilir.
Çoğunlukla kapalı yöntem uygulandığı için ameliyat sonrası dikişlerin alınması gibi bir olay yoktur. İki hafta süreyle püre türü gıdalarla beslenmek, porsiyonları küçültmek ve iki ay süreyle uzun çiğnemeye dikkat etmek önerilenler içindedir.
Söz konusu bölgede yeni bir kapakçık yapısı olduğundan yutma güçlüğü bir süre çekilebilir. Fakat ameliyatın hemen sonrasında reflüye bağlı şikayetler geçmiş olacaktır.
Reflü ameliyatı sonrasındaki ilk altı ayda ağır kaldırmamak, şiddetli öksürmemek ve beslenmeye azami dikkat etmek yapılması gerekenler içindedir.
Ameliyattan bir ay sonra cinsel yaşam normalleşir ama en az altı ay boyunca hamile kalınmaması gerekiyor. Bu da ameliyat olmayı düşünen kadınlar (ve çiftler) açısından yeni bir doğum kontrol planlamasını gerektiriyor. Karın kısmının basıncının artırılmaması bu dönemde önemlidir.
Aynı şey fazla kilolardan kurtulmak bağlamında da söylenebilir. Bütün fıtık ameliyatlarında karın kısmına fazla yük bindirilmemesi öğütlenmektedir. Ayrıca bu ameliyattan sonra kabız olmamaya da dikkat edin.
Konuyla ilgili sorulan en ilginç sorulardan birisi reflü ameliyatından sonra kusmanın olup olmayacağı hakkındadır. İnsan normal hayatında bir neden yoksa zaten kusmaz, kişiyi kusturan sebeplerden biri zaten reflüdür.
Operasyon sonrası durum düzeleceği için artık kusmaya da gerek kalmamıştır. Zehirlenme gibi durumlar farklıdır. Reflü ameliyatı sonrası kusamayacak mıyım gibi bir soruyu internetteki yorumları fazlaca okuyarak abartmaya gerek yoktur. İlgili uzman hekimler bu konunun üzerinde bilhassa durmaktadır.
Kusmaya çalışmak yapılan onarımı bozar ve ameliyatın boşa gitmesine neden olur. Ayrıca bu operasyon sonrası ilk zamanlar normalden daha çok gaz çıkarılabilir, çünkü yeni bir kapakçık sistemi bağırsak sistemine adapte olmaya çalışmaktadır, altı ay içinde durum düzelir.
Reflü şikayetleri için başvurulacak klinik dahiliye veya daha kapsamlı hastanelerde gastroenterolojidir. Ameliyat uzman genel cerrahların gözetiminde yapılır.
Stretta yöntemi olarak son yıllarda uygulanmaya başlanan metod reflü hastalığını ameliyatsız veya ilaçsız tedavi edebilmektedir. Bu yöntemde hastalara radyofrekans dalgaları uygulanmakta ve midenin yemek borusu ile olan kısmındaki gevşeklik radyo dalgaları yöntemiyle giderilmektedir. Ülkemizde de uygulanmaya başlayan stretta aslında endoskopik bir metoddur. Genel anesteziye gerek kalmadan hasta birkaç saat içinde reflüden kurtulmuş olmaktadır. Stretta neredeyse kapalı reflü ameliyatı başarı oranının yakalamak üzeredir.
Çocuklarda reflünün tedavi edilmemesi halinde çok sıkıntılı durumlar yaşanması söz konusu olabilir. Bunun için kapak etkisi yaratan bir durum söz konusu olur ve iltihaplanma yaşanırsa mutlaka doktora danışarak tedavi ettirmeye çalışın.