Monosit bir lökosit türü olarak bilinmektedir. Kandaki akyuvarların yani lökositlerin yaklaşık olarak yüzde 1,7-9,3 arasında olduğu söylenebilir. Yüzde 10’un üzerinde bir durum oluşursa bu monosit yüksekliğini işaret eder.
Monosit nedir sorusuna akyuvarların olduğu cevabı verilebilir. Kemik iliğinde üretimi sağlanan monositler, kan dolaşımındaki görevlerini de tamamladıktan sonra dokulara yerleşirler. Dokuda yer alan monosite makrofaj denir. Dokuda da vücuda dair görevlerini yerine getirmeye devam ederler. Monosit nedir diye sorulduğunda, vücudun savunucusu cevabı verilebilir. Bazı bakteriyel enfeksiyonların alınması durumunda, akut enfeksiyonların alınmasından sonraki iyileşme sürecinde,
sıtma gibi hastalıklarda, çoğu kan hastalığında (lösemi gibi), mide ve meme kanserinde, çok ciddi olmayan ateşli hastalıklarda monosit yüksekliği yaşanabilir. Tek bir test ile bu ortaya çıkarılamaz. Birçok kan testinin hasta üzerinde uygulanması ve böylece ortaya çıkarılması gerekir. Yüzde 10’un üstündeki değer için monosit yüksekliği dense de, bazı kaynak ve doktorlara göre yüzde 12’nin üstünde olarak da kabul edilir.
Monosit düşüklüğü klinik açıdan çok ciddi bir durum değildir. Yine de her türlü önlem ve bilgi için detaylı bir şekilde kan sayımı testi ve doktor muayenesi herkese önerilir. Vücut savunma görevimizi yerine getirdiği için kan yapıcı besinler bol miktarda tercih edilmelidir. Düzenli aralıklar ile de kan değerlerine baktırılmalı ve kanın vücudun çok önemli bir öğesi olduğu unutulmamalıdır.