Kilo verme yöntemleri arasında, dışarıdan müdahale ile yapılan uygulamalarda, kişilerin en büyük rahatsızlıkları, daha sonradan belli olan izlerin kötü görüntüsüdür. Bunun önüne geçmek için yıllarca çalışan uzmanlar, teknolojinin de gelişmesi ile birlikte lazer konusunda yoğunlaşarak, lazerle zayıflama olarak bilinen kavitasyon yöntemini geliştirdiler.
Bu yöntem ile anestezi olmadan, ağrısız, sızısız ve bunlardan da önemlisi hiçbir iz bırakmadan vücudu eritmek mümkün olmaktadır. Uygulamanın risk taşımaması kavitasyona olan ilgiyi artırmıştır. Uygulama süresince düşük ultrason dalgalarının oluşturduğu etki, sıvı içerisinde hava kabarcıkları oluşumuna neden olmaktadır. Bu kabarcıkların yarattığı baskı ile ısı ortaya çıkar ve basınç dalgaları baloncukların patlaması ile serbest kalır.
Titreşime karşı direnci düşük olan yağ katmanlarında kırılmalar meydana gelir ve küçülen yağ parçacıkları hızla eriyerek ortadan kalkar. Bu süre içerisinde tüketilen su ile birlikte yağ birikintileri de vücuttan uzaklaştırılmış olur. Böylelikle zayıflama meydana gelmiş olur. Yağın tümünün vücuttan atılması mümkün olmadığından parçalanan bu yağın önemli bir bölümü sıvılara dönüşerek beden için gereken enerji kaynağı haline gelir. Uygulama sırasında ses dalgaları ve titreşimin olumsuz etkileri hissedilse de seansın bitiminin ardından bu olumsuzluklar da ortadan kalkar.
Kavitasyon uygulamasına karar vermiş olmak, bu uygulamayı yaptırabileceğiniz anlamına gelmez. Önemli olan konusunda uzman bir doktorun yapacağı kontrolün ardından sizi kavitasyon için uygun bulmasıdır. Ayrıca, akut hastalıkları olanlar, karaciğer fonksiyonları bozuk olanlar, kanama eğilimli hastalar, kalp pili takanlar ve hamile olanlar için kavitasyon uygun bir yöntem değildir.
Kavitasyon seansı en az 35 dakika sürmekte ve tek bir bölge etkilenmektedir. Vücudun bu uygulamaya tepki vermesi için 72 saatin geçmesi gerekmektedir. Maksimum verim almak için, yağ dokusunun yoğun olduğu bölgelere 6 ya da 10 seans uygulama yapılması gerekebilir.