Konu hipofiz adenomu ameliyatı olduğu zaman hem hipofiz hem de adenom hakkında genel bilgiler vermek okuyucu açısından daha yararlı olacaktır:
İnsan beyninin alt kısmında, beynin içinde olmayan ve dolayısıyla beynin bir parçası sayılmayan hipofiz bezi bir sap aracılığı ile beyne bağlanmış, fasülye biçimli endokrin bezdir. (Endokrin iç salgı bezlerinin oluşturduğu sistemdir.) Yani hipofiz, hormon adı verilen salgıların yönetimini sağlar. Vücuttaki tek salgı bezi hipofiz değildir. Tiroid, pankreas, kadınlarda yumurtalıklar, erkeklerde testisler ve herkeste bulunan böbrek üstü bezleri de aynı görevi yaparlar.
Sayfa İçerikleri
Hormon bezleri organların çalışması için gerekli salgıları üretir ve gerektiği kadar gönderirler. Ayrıca bu bezler fonksiyonların yönetimini de sağlarlar. Hipofiz bu bezlerin en önemlisidir. Adenom ise vücutta görülen iyi huylu tümörlerdir. Bu genel açıklamaların ışığında hipofiz adenomu ameliyatı olarak yapılan operasyonun bu salgı bezi üzerinde oluşan iyi huylu tümörün alınmasına yönelik olduğu ortaya çıkmaktadır. Oluşan tümör iyi huyludur ama sonuçta çeşitli hormon düzensizlerine neden olmakta ve vücudun çalışmasını olumsuz etkilemektedir. Hipofizdeki adenomların çok az bir kısmı kötü huylu (kanser) tümörlerdir. Bu adenomlar büyüklüklerine göre çeşitlenir. Bir santimden küçükler mikroadenomlardır ve hipofiz üzerinde pek baskı oluşturmazlar. Daha büyükler ise makroadenomlardır ve endokrin sistemde görülen aksaklıkların sebebi olabilirler.
Bu tümörlerin neden oluştuğu tam olarak bilinmez fakat tetikleyici nedenler sıralanabilir;
Tümör en başta baş ağrısı ile belirti verir. Küçük boyutlu olanlar bile baş ağrısı yapabilir. (Fakat her baş ağrısını da tümöre bağlamayın.) Görme bozuklukları, özellikle cisimlerin köşelerini ve kenarlarını fark edememe diğer bir önemli belirtidir. Tiroid hormonunun azalması (hipotiroidizm), vücutta kortizon seviyesinin düşmesi, erkek hastalarda cinsel fonksiyon bozukluğu, kadınlarda adet düzensizliği, sıklıkla idrara çıkma ve susuzluk hissi duyma gibi şeker hastalığı benzeri belirtiler, yüzde ve ayaklarda görülen normalin dışında büyüme, diş aralarında başlayan değişiklikler ve cushing hastalığı hipofiz adenomu ameliyatı için işaretlerdir. Cushing sendromu vücutta normalden fazla ATCH hormonu salgılanması sonucu kilo alımı, alınan kiloların ense ve göbekte birikimi, öfke nöbetleri ve bağışıklık sisteminin bozulması sonucu başlayan enfeksiyonlarla belirti veren hormon bozukluğudur. Vücutta hormon salgılamayı durduran ve belirli bir büyüklüğe varmadan tespit edilemeyen tümörler ile doğuştan gelen tümörlerin (Kraniyofarengiyoma Rathke Cleft kistler) de hipofiz üzerinde adenom yarattığı bilinmektedir.
Hipofiz bezinde görülen iyi huylu tümör demek olan adenomların tıpta Akromegali ve Prolaktinoma adı verilen çeşitleri vardır. Sınıflama görülen etkiler üzerinden yapılmıştır. Cinsel fonksiyonlarda başlayan bozukluklar ve kadınlarda adet düzensizliği her iki tipte ortak belirtidir fakat bununla beraber akromegali tümörlerinde alt çenenin büyümesi ve sonucunda yaşanan diş kayıpları, başlayan yüksek kan basıncı nedeniyle belirti veren kalp rahatsızlıkları ve eklem hastalıkları görülür. Prolaktima tipi hipofiz adenomları ise kansızlık, bayılma, kemiklerin zayıflaması, kas güçsüzlüğü gibi durumlara neden olur. Bütün bu belirtiler ilgili uzman hekimlerce incelenir ve sonuçta hipofiz adenomu ameliyatı gündeme gelir. Hemen sorulan soru bu ameliyatın hangi doktorlar tarafından yapıldığıdır. Endokrin uzmanı tarafından konulan teşhis sonucu zorunlu hale gelen cerrahi müdahale KBB cerrahının hipofiz bezine ulaşması ile başlar. Sonra beyin cerrahisi (beyin, sinir ve omurilik cerrahisi – nöroşirurji) devreye girer. Hastalık onkoloji kliniğini de ilgilendirmektedir. Bu ameliyat çeşitli uzmanlık alanlarının gerçekleştirdiği multidisipliner bir operasyondur.
Ameliyat kararı alınmadan önce tümörlerin ilaçla tedavisi denenecektir. Özellikle prolaktin salgılayan tümör çeşitlerinde ilaçla tedavi yüzde doksanlara varan oranlarda sonuç vermektedir. Geri kalan hipofiz adenomlarının tedavisinde net çözüm ameliyattır. Bu operasyon açık veya kapalı yöntem ile yapılıyor ama açık ameliyatlar tercih edilen bir yöntem değildir. Riski fazladır, iyileşme süresi uzundur. Ancak kapalı ameliyatı yani endoskopik cerrahiyi istemeyen veya sağlık durumu uygun olmayan hastalar üzerinde uygulanabilir. (Bu durum nadir yaşanır.) Kapalı yapılan hipofiz adenomu ameliyatlarının başarı oranı ülkemizde yüksektir. Önemli olan hastaneyi ve hekimi doğru seçmektir.
Çünkü donanımlı bir hastane isteyen ameliyattır. Özel sağlık kuruluşları bu açıdan daha bir dikkatle ele alınmalıdır. Bu bağlamda hipofiz adenomu ameliyatı fiyatları için de kesin bir rakam verilememektedir. Fakat bu ameliyat devlet hastanelerinde yapıldığında SGK güvencesi tamamen geçerlidir. Özel hastanelerde ise ameliyat masrafı hastaya aittir ve rakam oldukça yüklüdür. Ayrıca devlet hastanelerinde bu ameliyatın ertelenmesi veya iptal edilmesi söz konusu olmaz. (Zaten hangi sağlık kuruluşuna karar verilirse verilsin bu ameliyatın yapılmaması önerilmez. İyi huylu olsa bile tümör büyüyecek ve vücudun hormon dengesini bozacaktır. Özellikle görme fonksiyonu zaman geçtikçe ciddi zararlar görebilir.)
Ameliyatta uygulanacak yönteme göre ameliyathanenin ve ekibin hazırlanması, hastanın bilgilendirilmesi ve gerekli ilaçların verilmesi operasyon öncesi yapılacakların en önemli bölümüdür. Hasta birkaç gün öncesinden alkol ve sigara kullanıyorsa bırakır ve hafif beslenme düzenine geçer. Bilhassa ödem oluşturan besinlerden uzak durulur. Yatış bir gün önceden veya aynı gün yapılabilir. Hasta eğer farklı ilaçlar kullanıyorsa bunları kesinlikle doktora bildirmelidir. Ve aslında ameliyat sonrası dikkat edilecek hususlar hasta açısından daha önemlidir.
Operasyonun yaratacağı riskler ve oluşabilecek komplikasyonlar hipofiz adenomu ameliyatı sonrası sınırlıdır, ender görülür. Bununla birlikte baş ağrısı, görme kabiliyetinde azalma, hareket yeteneğinin azalması gibi yan etkiler normaldir. Ameliyattan sonra hasta iki gün kadar gözlem altında tutulacaktır fakat bu süre boyunca ondan kısa yürüyüşler yapması bile istenecektir. Pansumanlar ve kontroller düzenli yapılır. Hastanın psikolojisi ameliyat öncesinde olduğu gibi ameliyat sonrasında da önemlidir ama kendini giderek daha iyi hisseden ve baş ağrıları azalmaya başlayan hasta moral kazanacaktır. Refakatçilerin bu duruma göre davranması beklenir. Stresten kaçınılmalıdır. Hafif beslenme devam eder. İlaçlar kesinlikle düzenli alınır. Gözetim süresi iki gün diye belirtilmektedir ama bu süre tamamen doktora bağlıdır. Ameliyat sonrasında görülebilecek durumlar arasında seyrek olmakla birlikte kansızlık, bayılma, ödem oluşumu, kas güçsüzlüğü gibi kısa vadeli sorunlar ve solunum problemleri, görme bozukulukları, inme, kanama gibi uzun dönemli riskler vardır. Bunlar zamana bağlı geçici yan etkilerdir. Konuyla ilgili dikkat edilecek diğer hususlar şu şekilde sıralanabilir.
Doktorlar hastanın durumuna bağlı olarak tümörün tamamını almayabilirler. Bu durumda çok nadir görülse bile rahatsızlık tekrarlayabilir. Fakat günümüz tıbbında kalan tümör parçalarının ışın tedavisi ile dondurulması mümkündür. Kanser riskinin yok denecek kadar az olduğu bu gibi durumlarda ışın tedavisi akla hemen kanser olasılığını getirmemelidir. Hipofiz adenomu ameliyatı sonrası yapılacak ışın tedavisi (radyoterapi) hastayı yorgun hissettirebilir. Yan etkiler içinde olan görme yetmezliği, hipofiz bezi yetmezliği gibi durumların yaşanması da mümkün ancak seyrektir. Radyoterapi zaten çoğunlukla operasyon sonrası tercih edilen bir uygulama değildir. Kanser riskinin olmadığı ise bu yazıda bir kez daha belirtiliyor.
Kesinlikle hayranlık uyandırıcı organik bileşikler olan hormonlar her canlının yapısında vardır. Bitkiler bile güneşe yönelmelerini, çimlenmeyi, meyve oluşumunu kendi hormonlarına bağlı olarak yaparlar. Yunanca canlanma, gelişme anlamına gelen bu kelime günlük dilde, özellikle ergenlerdeki değişmeleri anlatmak için, sıklıkla kullanılır. Hormonlar vücut için gerekli salgılardır ve tıpta endokrin sistem içinde incelenirler. Bir çeşit kimyasal uyarıcı olan hormonlar vücutta gelişmeyi, büyümeyi, üremeyi, farklılaşmayı hatta davranışları düzenler. Diğer organik moleküllere göre vücutta çok daha az miktardadırlar ama etkileri büyüktür. (Hemen akla gelen insülin hormonu gibi, onun yokluğu şeker hastalığının tek nedenidir.) Artık sık sık söylenen hormon testleri ise özellikle gebe kalmak isteyen kadınlar tarafından yaptırılmaktadır. Yumurtalıklar tarafından salgılanan progesteron hormonunun ölçülmesi bu işlemlerin en bilinen örneğidir. Hormon testleri aynı zamanda ilgili hastalıkların teşhisinde kullanılan temel tetkik yöntemlerinden biridir. Yazıya söz konusu olan hipofiz bezi tüm endokrin organlara salgı için sinyal gönderen yapıdadır ama kendisi bu sinyalleri beyin içinde bulunan hipotalamus bezinden alır. Bu bağlamda hipatalamusdan da bahsetmek konunun tamamlanması açısından yararlı olacaktır.
Beyinde talamus bölgesinin altında kalan ve bu yüzden adı talamus altı anlamına gelen hipotalamus, bütün memeli organizmalarda vardır. Otonom sinir sistemi ile endokrin sistem arasındaki köprüdür. Beynin merkezi bir yerindedir ve bütün beyin ile bağlantılıdır. Örneğin kişi terleyip su kaybettiğinde hipotalamus böbreklere daha fazla su emilimi ve böylece su kaybının önlenmesi yönünde sinyal gönderir. Bu sinyaller hipofiz bezinden geçer. Hipofiz bezi de hormonların gerektiği kadar salgılanmasını endokrin sistem ile birlikte düzenler.
Hipofiz bezi nedir?
Hipofiz bezi hakkında yapılan başka tanımlama oldukça ilginçtir. Bu bez, yazının ilk bölümünde de belirtildiği gibi, beynin içinde değil altındadır ve tıpta Sella Turcica (Türk Eğeri) ismiyle bilinen kemik yapısının içindedir. Şekli bir eğere benzediği için bu ismi alan bu çukurumsu yuva hipofiz bezini içinde barındırır. Bu terim ilk olarak 1627 yılında yazılan bir tıp kitabında kullanılmıştır. Hipofiz adenomu ameliyatı modern tıbbın ürünüdür ama hipofizin tıp tarihindeki tanımlaması eskidir.
Hipofiz bezi tarafından salgılanan hormonlar nelerdir?
Hipofiz bezi vücudun açlık, uyku, yaş, gece, gündüz durumlarına göre hangi hormonun ne kadar salgılanacağının karar yeridir. Kendisine bağlı çalışan hormonlar ise;
Hipofiz bezinin işlevi nedir?
Kısacası hipofiz bezi vücut için son derece önemli bir yönetim merkezidir. Bir bezelye tanesi büyüklüğünde olmasına rağmen adeta bir orkestra şefi gibi çalışmaktadır. Tiroid bezi, adrenal korteks, meme dokusu ve deri direk etkilediği alanlardır. Hipofiz adenomu ameliyatı bu merkezde oluşan iyi huylu tümörleri almak ve sistemi yeniden yerine oturtmak için yapılan cerrahi bir müdahaledir.
Okuyucu bilgilendirmesi amacıyla yazılan bu yazıda hipofiz bezi tümörlerinin belirtilerini bir kez daha belirtmek uygun olacaktır. Eğer kişide;
Hipofiz bezinde tümör olduğu nasıl anlaşılır?
Ruh halinin tutarsızlık göstermesi gibi durumlar yaşanıyorsa bu hipofiz bezi tümörü ile ilgili olabilir. Bu tümör çoğunlukla iyi huyludur yani bir adenomdur. Ömür üzerinde negatif etki yapmaz fakat büyüdükçe ve hipofiz üzerine baskı yaptıkça hayati fonksiyonları etkileyecektir. Hipofiz adenomu ameliyatı ile sorun çözülür. Tümörün oluşma nedeni hala bilinmemektedir ve genetikten başka çevresel faktörler bu oluşumda etkilidir. Akla hemen gelen kimyasallardan başka stres bile bir nedendir. Bu yüzden sağlıklı bir yaşam için mutlu olmak, hareketli bir yaşam tarzı sürmek, sigara ve alkolden uzak durmak, doğal beslenmek gene vazgeçilmez sağlık öğeleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ve gene bu metinde Cushing sendromu olarak bahsedilen hipofiz tümörü hastalığının (böbrek üstü bezleri tümör yüzünden fazla ACHT üretmektedir) doktorları ele alan dizilerde sık sık konu edildiğini yazmak ilginç olacaktır.